|


Zihin Gücü

Geçenlerde bir makele okudum. Yazar isteyen herkesin turnuvalara katılabilecek düzeyde usta bir golfçü olabileceğini, her ne kadar Tiger Woods olamasa da yoğun tekrarlarla ve odaklanmak suretiyle golften para kazanabilecek seviyede profesyonel hale gelebileceğini belirtiyordu. Bir yerlere gelmek için sıkı çalışmanın önemi inkar edilemez ama çalışmanın kalitesini de gözardı etmemek gerekiyor. Çalışmanın kalitesini de çok tekrar ve odaklanmak belirliyor.

Hepimiz odaklanma problem yaşıyoruz. Nasıl maroton koşucular bu hale kısa sürede gelemediler ise odaklanarak yapılan çalışma sürelerini eğitimle uzun süreli hale getirebiliriz. Çalışma sürelerini 15’er dakikalık dilimlerde konsantrasyonumuzu en üst düzeyde olacak şekilde sağlamamız ve sonra bu süreleri giderek arttırmamız durumunda  odaklanma problemini çözebiliriz. Bu alışkanlığı geliştirmemiz bize hayatın her alanında çok olumlu katkılar sağlayacaktır. Biyokimya derslerimi dinleyen bir kursiyerimiz ‘Hocam sizden tam yararlanmak için derslerinizi çok dikkatli dinlemek gerekiyor’ dediğinde genç arkadaşlarımızın derslerden niçin tam istifade edemediklerini anladım. Korku yerine anlamaya ve öğrenmeye odaklananlar isteklerine ulaşıyorlar.

Çalışmanın kalitesini belirleyen bir diğer faktör yapılan tekrarlardır. Yabancı dil öğrenmekten belirli bir spor dalında uzmanlaşmaya kadar her alanda tekrarın önemi vurgulanıyor. Tekrar sayıları ne kadar fazla olursa o oranda ustalaşıyoruz. TUS sınavına hazırlanan bir kursiyerin haftada bir veya iki haftada bir deneme sınavına katılması ve onlarca kez bu sınavı tekrarlaması durumunda gerçek sınav, sadece bir denemeden ibaret olacak ve istenen başarı gelecektir. Yapılan tekrarların kalitesini odaklanma derecesi belirliyor.

Eğer başarılı olmak istiyorsanız, istediğiniz sonuçları almış kişileri bulun ve onların yaptıklarını taklid edin, benzer sonuçlara ulaşırsınız. Hayat bir oyundan ibarettir ve hepimiz kazanmak isteriz. Bu istek hangimizde daha fazla ise ve kazanmaya layık özellikler hangimizde daha fazla ise kazanan taraf oluruz. Genç yaşta tecrübe sahibi olmaya çalışırsanız ileride doğru kararlar vermenize ve bu da başarılı olmanıza yol açar. Tecrübe ise alınan yanlış kararlar sonucu kazanılır. Karşılaştığınız problemleri gelişiminiz için birer fırsat olarak görürseniz ve onları çözmeye çalışırsanız bir süre sonra hep doğru karar vermeye başlarsınız. Problemlerinizi belirleyip gücünüzü ve enerjinizi onları çözmeye harcayın.  Başarılı insanlar problemleri geçici olarak görürler, diğer taraftan başarılı olamayanlar en küçük bir problemi bile çözülemez olarak görürler.

İnsanların genelde tembel olmadığı söylenir. Sadece ortaya koydukları hedefleri etkisiz olup onları ateşleyecek düzeye çıkmıyor. Hedefleri kesinlik kazanmamıştır.  Gelecek hayatları için bir planı olmayanların bugün için de bir planları yoktur ve günleri verimsiz geçmeye mahkumdur. Üniversite sınavına hazırlanırken tıbbı kendisine hedef seçenler gerekenleri kolaylıkla yaptılar. ÖSS gibi zor bir sınavda ilk onbin-yirmi bin içine girebilenler belirlenmiş net hedefleri olduğunda her türlü başarıya ulaşabilirler. Kendilerinde bir soğukluk, gevşeme hissedenler önceki başarılarını düşünsünler, hayal etsinler. Hayatta mutlu olmak esas ise unutmayın mutluluğun sırrı hergün ilerlediğinizi, yükseldiğinizi hissetmektir.

Tony Buzan ‘kişi ve kurumların başarısız olmalarının tek nedeni vardır, o da belirlenmiş net hedeflerinin olmayışıdır!’ diyor. Ve ilave ediyor: ‘İnsan net hedef belirlerse beyin ne yapar eder ona ulaşmak için alternatif çözüm yolları arar ve bulur.’ Yine aynı kişi şunu da belirtiyor: ‘İnsan bir şeye odaklanırsa görümeyen gizli güçler ona yardım eder.’ İnsan olduğumuzu unutmadan, temel değerlerimizi hatırımızdan çıkarmadan olabileceğimizin en iyisi olma yolunda odaklanırsak umduğumuz ve ummadığımız yerlerden yardımlar gelecek ve daha güzel, huzurlu bir hayatta kendimizi bulacağız. Unutmayın, neyi sürekli düşünürseniz, neye konsantre olursanız ona doğru ilerlersiniz.

Sessiz bir yere geçin ve hayal edin. Çok güzel bir eğitim aldınız, hürsünüz, sağlıklısınız, dostlarınız var, gerekenleri yapmanız durumunda geleceğe ümutla bakıyorsunuz, birçok kimsenin arzuladığı bir mesleğe sahipsiniz ve bu meslekte zirveye çıkma imkanına sahipsiniz. Sadece tad alma duygunuzun gittiğini bir an düşünün, yediğiniz tatlı ve acı şeyleri hissetmediğinizi, baklavanın ottan farksız olduğunu, insana yeme isteğini uyandıran şeyin tad alma duygusu olduğunu fark edeceksiniz. Sayısız nimetler içinde iken olumsuz üç-beşi devamlı hatırlamamız durumunda kendimize ederiz ve hayatımız olumsuzluklar içinde geçer.  

Hoşuma giden bir amerikan atasözü var: ‘İnanç görülemeyene inanmaktır, bunun ödülü ise inandığınızı görmektir.’ Beyinlerine kazanacaklarını kazıyanların, kazanmayı çok isteyenlerin ve bunun için gerekenleri yapanların amaçlarına ulaştıklarını görüyoruz. 1954 yılına kadar hiçbir insanoğlunun binbeşyüz metreyi dört dakikanın altında koşabileceğine kimse inanmıyordu. Ama bir tıp fakültesi öğrencisi olan Roger Bannister bu mesafeyi üç dakika ellidokuz saniyede koşunca, bu inanç yok oldu. O zaferini zihinsel gözü ile tekrar tekrar çok yoğun şekilde hayal etti ve oluşturduğu zihinsel resim fiziksel olarak gerçekleşti. Daha da ilginci sonraki iki yıl içinde 36 kişi aynı mesafeyi dört dakikanın altında koştu. Artık herkes bu işin yapılabileceğine inanıyordu.

Dr. Metin YILDIRIMKAYA

Bu yazı 4002 defa okundu.


Yazarın diğer yazıları :

Yorum yapın :