|


Tıpta Uzmanlık Sınavı’nın Handikapları ve Öneriler

Ülkemizde, TUS gibi bir sınavın ve ÖSYM gibi bir kurumun varlığı fırsat eşitliği ve ciddiyet açısından önemlidir.

Hekimler adına üzüntü veren nokta; sistemin, pratisyen hekimliği hiç de hak etmediği şekilde “değersiz” ve “niteliksiz” bir konuma düşürmüş olmasıdır. Doğal olarak öncelikle bu sorun çözülmelidir ve uzun vadeye yayılan bir politika ile “sadece uzmanlığın değerli olduğu” algısı ortadan kaldırılmalıdır.

Elbette uzman olmak isteyenler için objektif bir sınavın yapılması en uygun olanıdır.

Tıpta Uzmanlık Sınavının; neyi, neye göre ve nasıl ölçtüğünü anlamak için geçmiş sınavları incelediğimizde, geliştirilmesi ve iyileştirilmesi gereken bazı noktaların varlığını tespit etmiş bulunuyoruz. Tespitlerimiz sınavın daha hakkaniyetli ve doğru ölçmesine katkıda bulunmaya yöneliktir.

Sorunları aşağıdaki şekilde maddeleyebiliriz:

1-Tıpta Uzmanlık Sınavı; tek oturumda ve sadece 200 soru üzerinden yapıldığı için ayırt ediciliği –nispeten– düşük olan bir sınavdır.
Sadece 200 soru sorulmasının doğal sonucu olarak her konudan sorgulama yapılamamaktadır. Ayrıca tek oturumda olması da; olası sağlık ve konsantrasyon sorunlarının sınavın primer belirleyicisi olmasına yol açmaktadır. Her iki durumda sağlıklı bir ölçme – değerlendirme için uygun değildir.
Sınav; en az 500 sorudan oluşmalı, her branşın her konusundan soru sorulabilmeli ve 2 ya da 3 oturumda yapılmalıdır.

2-Bazı sorular yeterince özenle hazırlanmamaktadır.
Soruların resmen açıklandığı son 3 sınavda ortalama 3’er sorunun iptal ya da değişikliğe uğramış olması bunun en açık delilidir. 200 soruluk bir sınavda sınava girenlerin yarısı 115-130 net aralığına yığılmakta ve 1 net bile sonucu ciddi şekilde etkilemektedir. Biz bu sınav için hekimlerimizin, hayatlarının geri kalan bütün yönlerini ihmal edip gece gündüz 1 yıldan fazla çalıştığını biliyoruz. Bu emeğe saygı duyulmalıdır.
Özensiz hazırlanmış 6-7 sorunun hekimleri bu kadar etkilemesine yol açmamalı ve daha özenle hazırlanmış, çalışıldığında yapılabilen net sorular içeren sınavlar yapılmalıdır.

3-Soru dağılımları; tıp fakültesi müfredatına uygun yapılmamaktadır.
Örneğin Eylül 2007 sınavında Anatomi alanında sorulan 10 sorudan 7 tanesi “Nöroanatomi” konusundan sorulmuştur. Daha önceki sınavlarda bu konudan gelen soru sayısı ortalama 2-3’tür. Tıp fakültesi müfredatında da bu konu anatominin yaklaşık % 25’ini oluşturmaktadır. Bu durumda bu konudan 7 soru sormak ne kadar ölçücüdür? Bir hekimin diğer konuları çalıştığı halde hiç soru çıkmaması da elbette adil olmayacaktır.

4-Soruların hazırlandığı kaynaklar bilinmemektedir.
Tıp çok geniş bir alandır, çok sayıda temel kaynak bulunmaktadır ve bir pratisyen hekimin bütün bu kaynakları bilmesi imkansızdır.Ayrıca aynı branşın iki farklı kitabında bile farklı olarak ifade edilen bilgiler de sorgulanabilmektedir. Bu durum çok sakıncalıdır.
Soruların hazırlandığı kaynakları tam ve eksiksiz olarak resmi olarak ÖSYM internet sitesinden duyurulmalıdır.

5-Sorular bazen tek bir kaynaktan hazırlanmakta ve o branşın çok temel kabul edilen 3000 sayfalık diğer bir kaynağında dahi cevabı bulunamamaktadır.
Bu durumlarda hekimlerin 3000 sayfalık bir kitabı okuması bile anlamsız hale gelmekte onları hiç okumayanla eş duruma düşürebilmektedir.
Her soru o branşın en az 2 temel kitabı tarafından net, eksiksiz ve aynı şekilde cevaplanabilecek şekilde hazırlanmalıdır.

6-Bazı sorular bir pratisyen hekim tarafından bilinmesi mümkün olmayan ve bilinmesi anlamsız olan uç bilgileri sorgulamaktadır.
Bazen soruyu hazırlayan hocalar kime soru sorduklarını unutmakta ve kendi çocuğu girse asla sorulmasını istemeyeceği zorlukta ve anlamsız soruları öylesine sormaktadırlar. Bu sınava hazırlanmak için yıllarca çalışanların emeklerine saygı duyulmalı ve soruların bir ölçüsü olmalıdır.
“Ayrıca; biliyoruz ki TUS birincileri bile 175 civarında net yapabilmektedir. ÖSYM’nin diğer sınavlarında tam net yapan bir çok aday çıkarken TUS’da en iyi yapanın bile 20 civarında yanlışının olması da sınavın anlamsız zorluğunu göstermektedir.

7-Branşlar arasında ihtilaf konusu olan çelişkili bilgiler -son derece hatalı şekilde- sorulmaktadır.
Bir soru, doğası gereği diğer bir tıp branşını ilgilendiriyorsa mutlaka onun uzmanları tarafından da çapraz kontroller yoluyla incelenmeli, bilgi farklılığının olmadığı teyit edildikten sonra sorulmalıdır.

8-İtirazlara karşı yeterince açık ve şeffaf davranılmamaktadır ve hiçbir açıklama yapılmamaktadır.
Son 3 sınavdır bir çok ciddi internet sitesinde iptal edilenden daha fazla sayıda soruya bir çok temel kaynaktan referanslar göstererek haklı itirazlar yapılmış ancak kişiye özel ya da kamuya karşı hiçbir tatmin edici açıklama yapılmamıştır. Ayrıca sınavın birinde 2 soru iptal edildiği halde neden 200 soru üzerinden değerlendirme yapıldığı hala adaylar arasında şaibe konusu olarak konuşulmaktadır. Bu durum ÖSYM’nin ciddiyetiyle bağdaşmamakta ve şaibeler uyandırmaktadır.
Yapılan her itiraz dikkatlice incelenip hekimleri yeterince aydınlatan resmi açıklamalar yapılmalıdır.

Bugüne kadar; sınavın daha ölçücü ve hatasız bir sınav olması için hiçbir inceleme yapmayan ve çaba göstermeyen, hatalı soruların varlığını hekimlerin kendilerine çektiği sitem dolu fakslarla fark edecek kadar duyarsız bir Türk Tabipleri Birliği’nin varlığı tüm meslektaşlarımız adına üzüntü vericidir.

Tüm bu sorunların çözümü için; kurumumuz, sınavın esas sahibi olan Sağlık Bakanlığı, sınavın uygulayıcısı olan YÖK ve ÖSYM nezdinde gerekli tüm çabaları göstermekte ve sorunları dile getirmektedir. Sizlerin de yukarıdaki metin eşliğinde ÖSYM’ye faks ve E-mail yoluyla başvurmanız sonuç almamızı hızlandıracaktır.

Uz. Dr. Sami SELÇUKBİRİCİK
TUSDATA A. Ş. Kurucusu ve
Yönetim Kurulu Başkanı

Bu yazı 6640 defa okundu.


Yazarın diğer yazıları :

Yorum yapın :