|


Tıpta Yeni Bir Bilim Dalı: “KLİNİK FARMAKOLOJİ” Bilim Dalı

Sevgili Arkadaşlar,

Şu anda bu yazıyı okuyan birçok kişinin “Biz daha anabilim dalımızı seçmek ve kazanmak derdinde iken, bu bilim dalı da nereden çıktı?” dediğini duyar gibiyim. Aslına bakarsanız sizlere hak vermiyor da değilim. “Şu sınav bir geçse, ne olacaksa görsek” diyor ve zamanın bir türlü geçmediğini düşünüyor olabilirsiniz. Aslında tam da bu noktada “Hayat nasıl da geçiyor, zaman hiç geçmezken!” deyişini hatırlamak lazım. İnanın bu dönemler çok çabuk geçiyor. Sizlerden yaşça çok büyük bir farmakolog olarak, hem yılların çok hızla geçtiğini, hem de bir bilim dalı kararı vermenin bazen anabilim dalı kararı vermek kadar önemli olabileceğini söylemek isterim. İç Hastalıkları Anabilim Dalı altında yer alan Onkoloji Bilim Dalını seçmekle, Romatoloji ya da Geriatri Bilim Dalını seçmek arasında epey fark olabileceğini tahmin edersiniz. Buradan yola çıkarak ben de sizlere Türkiye için yeni bir bilim dalı olan ve ilgi alanı olarak da tahmin edebileceğinizden farklı bir çalışma alanı olan Klinik Farmakoloji Bilim Dalından söz etmek istiyorum.

Bir çoğumuzun fakülte anılarında Farmakolojinin çok da güzel bir yeri olmadığını tahmin edebiliyorum. Hepimize çokça “ezber” gelen bir konu olmuştur. Farmakologlar ne yapar denince de, “fakültede öğretim üyesi iseler ders anlatır ve laboratuarlarında deneyler yaparlar, bir Tıp Fakültesi’nde öğretim üyesi değillerse ….?”. Cümleyi tamamlayabildiniz mi? Hadi tamamlamanıza yardım edeyim!.

Tıpta Uzmanlık Sınavı ile tercih edilen temel dal, Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalıdır ve aslında altında 2 alt dal içerir: “Temel Farmakoloji” ve “Klinik Farmakoloji”. Tıbbi Farmakoloji Uzmanlığı sonrasında eğer akademik bir kadro bulmak mümkün olabilirse elbette tıp öğrencilerine ders anlatma ve laboratuarlarda deneysel çalışmalar yapmak esas mesaiyi oluşturacaktır. Laboratuar çalışmaları, deney hayvanlarının kendisi ya da deney hayvanlarından elde edilen materyaller üzerinde olabileceği gibi, gönüllü insanlardan elde edilen biyolojik materyaller (kan, idrar, v.b) üzerinde de olabilir. Eğer, Temel ve Klinik Farmakoloji hangi alanlarda birbirinden ayrılır denecek olursa, eğitim, hizmet ve araştırma fonksiyonları bazında değerlendirmek doğru olur.

Yasal süreçlere bakılacak olursa 18 Temmuz 2009 tarih ve 27292 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği” ile Tıp Fakültelerinin bir bölümünde “Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji” olarak kullanılan Anabilim Dalı isimleri artık kullanılamıyor. Yeni isim; aslında eskiden kullanılan ismiyle “Tıbbi Farmakoloji” olarak değiştirildi. Buna karşın YÖK (ilgi: 13.07.2009 tarih) yakın bir geçmişte Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı altında “Toksikoloji ve Klinik Farmakoloji” Bilim dallarının düzenlendiğini belirtti ve böylece “Klinik Farmakoloji” bilim dalı resmi olarak tanımlanmış oldu. YÖK’ün “Klinik Farmakoloji Bilim Dalları” kurulması yönündeki yazısı ve teşviki kapsamında Türkiye’de ilk kez Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı altında “Klinik Farmakoloji Bilim Dalı” 2012’de kuruldu ve üç adet tıp doktoru farmakolog bu alanda görevlendirildi. Bunu Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı izledi ve kurulan “Klinik Farmakoloji Bilim Dalı”nda, 21.09.2012 tarihinde yine üç adet tıp doktoru farmakolog görevlendirildi.

Ülkemizde son yıllarda ciddi anlamda Klinik Farmakolog gereksinimi doğmuş olmasına karşın, halihazırda bu alanda doktora ya da uzmanlık diploması verebilecek Türkiye’de bir eğitim programı ve bir kurum yoktur. YÖK’ün ve İlgili Fakültelerin amacı hiç kuşkusuz bu alanda insan yetiştirmektir. Gelişmiş bazı ülkelerde “Klinik Farmakoloji” alanının bir yan dal değil, Anabilim Dalı olarak yer aldığını da hatırlatmak gerekir. Çek Cumhuriyeti gibi bazı ülkelerde ise Dahiliyenin altında bir yan dal olarak da izlenebilmektedir.

Klinik Farmakoloji, ilaçların insanlar üzerindeki kullanımının her yönüyle ilgilenen bir bilim dalı olup, farmakolojik ilkelerin ve yöntemlerin gerçek dünyadaki uygulamalarına vurgu yapar. Bu yönü ile tıp pratiği ile laboratuar bilimi arasında bir köprü kurar. Yeni ilaç moleküllerinin keşfinden, ilaçların hastalar üzerindeki kullanımına kadar geniş bir kapsamı vardır. Bu anlamda “Klinik Farmakolog’ların görevi de ilaçların daha güvenli, etkili ve akılcı kullanımını teşvik ederek doğrudan veya dolaylı yoldan hasta bakımının daha iyi yapılmasına katkıda bulunmaktır”.

O halde, “Ne yapar bu Klinik Farmakologlar?” sorusunun zamanı geldi sanırım. Bu sorunun cevabını, Klinik Farmakoloji’nin ilgi alanına giren bazı önemli başlıkları irdeleyerek bulabiliriz.

Klinik Farmakoloji’nin ilgi alanına giren ve Klinik Farmakolog’ların görev alabildikleri bazı önemli başlıklar şunlardır:

Akılcı İlaç Kullanımı: Akılcı ilaç kullanımı (Rasyonel Farmakoterapi) hastaya doğru tanının konmasından başlayarak, tedavi amaçlarının belirlenmesi, farklı seçenekler içinden etkinliği ve güvenilirliği kanıtlanmış tedavinin seçilmesi,  kontrendikasyonların ve ilaç etkileşimlerinin dikkatlice değerlendirildiği uygun bir reçete yazılması, hastaya açık, anlaşılır bilgiler ve talimatlar vererek tedaviye başlanması, tedavinin sonuçlarının izlenmesi ve değerlendirilmesini kapsayan sistematik bir yaklaşım biçimidir. Klinik Farmakologlar bu sürecin tüm basamakları ile ilgilidirler. Günümüzde artık birçok Tıp Fakültesi’nde akılcı ilaç kullanımı stajı vardır ve Klinik Farmakologlar tarafından yürütülmektedir.

Farmakovijilans (Advers İlaç Etkileri): Gerek ilaç geliştirilmesi sırasında, gerekse ilaç ruhsat aldıktan sonra ve piyasada iken, ilaçların yan etkileri dikkatle incelenmelidir. Her ülkenin sağlık otoritesi bu işi, kurduğu sistemlerle yapar ve uygun bulunan bilgiler Dünya Sağlık Örgütü’ne iletilir. Farmakovijilans konusu da, ilaçlara ait advers etkilerin saptanması, değerlendirilmesi, tanımlanması ve önlenmesi ile ilgili bilimsel çalışmaları kapsar. Yeni çıkan yönetmelikler ile, sağlık kurumlarında “Farmakovijilans irtibat noktası” kurulması öngörülmüş ve buralarda da farmakologlar görev almışlardır. Bu irtibat noktası, hekimlerin tespit ettikleri yan etkileri bildirdikleri yerdir. Buralarda toplanan bilgiler, farmakologlar tarafından değerlendirilip elendikten sonra, uluslararası irtibat noktalarına iletilmektedir.

Özel hasta gruplarında ilaç kullanımı: Gebelerde, çocuklarda ya da yaşlı popülasyonda ilaç kullanımı, bazı önemli noktalar içermekte olduğundan Klinik Farmakoloji’nin ilgi alanındadır. Günümüzde bu konuda danışmanlık veren sağlık kurumları vardır ve yine Klinik Farmakologlar tarafından yürütülmektedir.

İlaç Etkileşimleri: Polifarmasiden (çoklu ilaç kullanımı) kaynaklanan ilaç etkileşimleri Klinik Farmakoloji’nin önemli bir çalışma konusudur. İlaç-ilaç dışında kalan etkileşimler de (besin-ilaç, alkol-ilaç, sigara-ilaç, çevresel kimyasallar-ilaç, herballer-ilaç gibi) son derece önemlidir.

Klinik İlaç Araştırmaları:  Faz çalışmaları olarak da adlandırdığımız klinik ilaç araştırmalarının her safhasında Klinik Farmakologlara gereksinim vardır. Özellikle sağlıklı gönüllülerde yapılan faz 1 çalışmalarda, Sağlık Bakanlığının yayınladığı yönetmelik gereği mutlaka bir klinik farmakolog bulunma zorunluluğu vardır.

Terapötik ilaç monitorizasyonu: İlaçların biyolojik sıvılardaki konsantrasyonları ve bunun ilaç yanıtı üzerindeki etkisini konu alır. Terapötik kan ilaç düzeyi izlemi ülkemizde yalnızca farmakoloji değil, biyokimya anabilim dalları tarafından da yapılabilmektedir. Ancak bu konuda tam rapor verebilecek bilim dalı kuşkusuz aslında klinik farmakolojidir.

Farmakoekonomi: Sağlık hizmetlerinin sunumunda uygulanacak olan tedavilerin, teknolojilerin ve ilaçların ekonomik değerlendirmeleri ile ilgili çalışmaları kapsayan bir bilim dalıdır. Sağlık Bakanlığı bünyesinde bu konuda kurulmuş bir daire vardır ve burada Klinik Farmakologlar görev almaktadır.

Farmakoepidemiyoloji: Toplumun kullanımına sunulan ilaçların etkinlilik, değer ve güvenliliğini epidemiyolojik metodlar kullanarak araştıran bir bilim dalıdır. Bu konu da Klinik Farmakolog’ların önemli araştırma konularından biridir.

Farmakogenetik: Kişilerin genetik yapılarında var olan varyasyonlar nedeni ile ilaçlara karşı verdikleri yanıtlardaki değişiklikler ile ilgili çalışmaları kapsar. Dünyada rutin analiz noktasına gelmiş olan bu konu, Klinik Farmakolog’ların hem araştırma konusu hem de şu an için az da olsa, rutin bazı analizlerin yapılabildiği bir konudur. Ancak önümüzdeki yıllarda önemi ve rutindeki yeri hızla artacaktır.

Özetle, Klinik Farmakologlar, yukarıda maddelenen tüm alanlarda eğitim ve araştırma faaliyetlerini sürdürebileceği gibi, hizmet sektöründe de yer alabilirler. Bu kapsamda, Klinik Farmakolog’ların görev alanları Üniversiteler, Hastane İlaç Komiteleri, İlaç Endüstrisi, Düzenleyici Otorite (Sağlık Bakanlığı), Devlet Hastaneleri, Sözleşmeli Araştırma Kuruluşları, Akademik Araştırma Kuruluşları, Biyoyararlanım/biyoeşdeğerlik Merkezleri, Etik Kurullar olabilir. Sağlık Bakanlığının çıkardığı yönetmelikler gereği, özellikle klinik ilaç araştırmalarının değerlendirildiği etik kurullarda Klinik Farmakolog’ların bulunma zorunluluğu vardır.

Klinik Farmakolog’ların, değişik sağlık kurumlarında, hizmet sektörüne yönelik olarak yapabildiği aktivitelere bakılacak olursa, yukarıda da örneklendiği gibi çok önemli bazı katkılar sunduğu görülmektedir. Bunun dışında özellikle yeni ilaç geliştirilmesi sürecinde veya Biyoeşdeğerlik çalışmalarında, ilaç endüstrisi sektöründe Klinik Farmakologlar’a büyük gereksinim vardır. İleride milyonlarca insana şifa olabilecek yeni bir ilacın geliştirilmesi sürecinde yer alabilmek, şahsen bir klinik farmakolog olarak her zaman bana heyecan vermiştir. Bu yazının, benim gibi, bu heyecanı duyabilecek başka meslektaşlarıma da ışık tutabilmesini diliyorum.

Dr. Canan GÜRSEL 

Bu yazı 74324 defa okundu.


Yazarın diğer yazıları :

1 Yorum

  1. Kübra keskin dedi ki:

    Tek kelimeyle müthiş bi anlatım

Yorum yapın :