|


SORUMLULUĞU ÜSTLENMEK…

Yıllardır dersler anlatıyoruz, binlerce doktor arkadaşımız bizlerden eğitim aldı, kazananlar oldu, kaybedenler de. Derslerimizi dinleyenler ve notlarımızı çalışanlar arasında soruların tamamını yapanlar da oldu, yarısını yapabilenler de. Nedenlerini derinlemesine incelediğimde ‘sorumluluk sahibi olanların, hiç kimsenin kendilerini kurtarmaya gelmeyeceğini idrak edenlerin’ başarıya ulaştıklarını gözlemledim.

Çocukluk döneminde anne ve babalar genellikle çocuklarının her şeyiyle ilgilenirler, ilk öğrenim döneminde (lise dahil) okulda öğretmenler temel bilgileri aktarırlar, çocuğun içini doldururlar ve kendilerine güven duyacak şekilde hayata hazırlarlar.  Gelişme döneminde ebeveynimiz ve öğretmenlerimiz tarafından ihtiyaçların karşılanması gayet normal ve doğaldır. Fakat yetişkinlik dönemine (üniversite ve sonrası) gelince hala onlardan beklenti içinde olmak esas sorunu oluşturmaktadır. Üniversite döneminde ve sonrasındaki kurslarda alınan eğitim, neyin önemli olduğunu ve bilgiye nasıl ulaşılacağını gösterir. Geçmişte sizin yetişmenizde emeği geçenler başarılı olsun-olmasın geriye dönüp bakamazsınız, o noktadan sonra sizinle ilgili her şey sadece size bağlıdır.

Hayatımızda çok arzuladığımız şeylere ulaşmada kendimizi tamamen adamaktan kaçmak için bulduğumuz mazeretler vardır. Düşüncelerimizin niteliği hayatımızın niteliğini belirleyeceği için düşüncelerimizin düzgün şekillenmesine yardımcı olacak pozitif kişi ve kitaplara ihtiyacımız olacak. Sıklıkla öne sürülen ve kişiyi sınırlayıcı bazı mazeretler arasında ‘çok gencim’, ‘çok yaşlıyım’, ’yeterli eğitim almadım’, ‘çok borcum var’, ‘imkanlarım kısıtlı’, ‘çocuklarımdan, anne ve babamdan dolayı yapamam’, ‘zamanım yok’, ‘intörnlüğüm çok ağır geçiyor’ bulunur. Bu tür mazeretleri beyninizden söküp atmada en etkili yol kendinize şu soruyu sormaktan geçer: ‘Benim sorunlarıma sahip olup da başarılı olmuş insanlar var mı?’ Cevabınız ‘evet’ ise, mazeret üretmekten vazgeçin, birisinin aynı şartlarda başardığını diğerleri de başarabilir. Böyle bir hastalığınız varsa hayalleriniz baltalanmadan hemen ondan kurtulun.

Sorumluluğu tamamen üzerine almak ve mazeret üretmemek kolay bir iş değildir. Kalkıştığınız en zor işlerden biridir ve insanların çoğu bunu bir türlü başaramaz. Her şeyin sorumluluğunu üzerinize almanız durumunda kendinizi inanılmaz bir şekilde mutlu ve özgür hissedersiniz. Sorumluluklarınızı bir başkasına devrettiğinizde duygularınızı da onun eline vermiş olursunuz. Kontrol başkasının eline geçerse iç huzurunuzu kaybedersiniz. Nitelikli insanlar başlarına gelen her şeyin sevabını da günahını da kendileri üstlenirler. Başarısız olanlar arada bir kazandıkları başarıları kendilerinden bilirler, ama bir başarısızlık durumunda bunu diğer insanlara veya durumlara yüklerler.

Maaşımızı kim öderse ödesin hepimiz kendimize çalışırız. Çalıştıkları işyerlerini benimsemeyen kişiler vasat düzeyde hizmet üretirler ve kurum içi yükselmeleri mümkün değildir. Kişinin geliri, statüsü, pozisyonu, prestiji ve tanınmışlığı, çalıştığı kurumun amaçları ve hedefleri doğrultusunda hiçbir mazeret üretmeden üstlendiği sorumluluk miktarı ile orantılıdır. Çalıştığı şirketi kendisininmiş gibi görenlere inanılmaz yatırımlar yapılır ve yükselme kapıları açılır.

Sorumluluğu yüksek olan insanlar olumlu, iyimser, kendine güveni olan, ayakları üstünde duran ve kendini kontrol etmeyi bilenlerdir. Sorumluluğu üzerine almayanlar ise olumsuz, kötümser, eleştirici, savunmacı, şüpheci, amaçsız, korkak, güvensiz ve ruhsal yönden dengesiz bir tutum içindedirler. Sorumlulukla kontrol ve özgürlük duygusu iç içedir. Üstlenilen sorumlulukla zihinsel sağlığınız ve mutlu olma dereceniz orantılıdır. Kendilerini sorumlu tutmayan kişiler, kendi dışındaki güçler veya insanlar tarafından kontrol edildiklerini düşünürler. Bu kontrolsüzlük duygusu kişiyi aldatılmış, tuzağa düşürülmüş hissine götürür, sonuçta mutsuzluk, kızgınlık ve yılgınlık tarzındaki olumsuz duygular ortaya çıkar. Olumsuz duygular eksik başarıların ya da başarısızlıkların ana nedenidir. İnsanların fiziksel veya zihinsel yönden hastalanmalarına yol açarlar, ilişkilerini zedelerler, kariyerlerini ve  mutluluklarını mahvederler.

Hayatında başarılı olmak ve ilerlemek isteyen her insanın birinci vazifesi, olumsuz duygulardan kurtulmaktır. Olumsuz duyguların çok büyük bir kısmı sizi mutsuz kılan bir şeyi veya kişiyi suçlamanıza dayanır. Suçlamayı kestiğiniz an, olumsuz duygularınız yok olur. Zihnen huzurlu olmak insanın içinde olabileceği en iyi durumdur ve bu durum olumsuz duyguların yokluğunda var olur. Aynı anda hem olumsuz, hem de huzurlu olamazsınız. İçlerinden olumsuz duyguları yok edebilmeyi başaranların hayatları harika bir hal almaktadır. Bunun başarılabilmesi (bayağı zor olmakla beraber) kimseyi suçlamadan tüm sorumluluğu üzerine alarak kendi alanında uzmanlık düzeyinde bilgi sahibi olmak, pozitif kişilerle birlikte olmak ve olumlu kitapları okumakla ve davranışlarımızı buna göre düzenlemekle mümkün olabilmektedir.

Herhangi bir nedenle kendinizi olumsuz hissettiğinizde: ‘Bu durumdan sadece ben sorumluyum’ deyin. Bu yaklaşım zihinsel kontrolü elinize almayı sağlar ve sizi yeniden sürücü koltuğuna oturtur, zihninizi olumsuzdan olumluya çevirir. Sorumluluğu kabul etmek ve olumsuz duygulardan kurtulmak bir zorunluluktur ve aynı zamanda sağlığınızın, mutluluğunuzun ve başarınızın temelidir.

Karşılaştığı problemlerde: ‘Sorumlu olan benim, bununla ilgili olarak şimdi ne yapacağım?’ tutumu içinde olanlar kalıcı başarı ve mutluluğu yakalıyorlar.

Dr.Metin YILDIRIMKAYA

Bu yazı 7966 defa okundu.


Yazarın diğer yazıları :

Yorum yapın :