|


KUM TANELERİ

Herkese merhaba,

Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS)’nın hekimlerin hayatında ne kadar önemli bir yer tuttuğunu bilmemek mümkün değil. Zamanında bu aşamalardan geçen birisi olarak, giderek daha da zorlaşan sürecin hekimlik kariyerinin bir dönüm noktası haline geldiğini, o yüzden de pek çok hekim için araç olmaktan çıkıp amaç haline geldiğinin de farkındayım.

Zamanında benzer duyguları yaşayan biri olarak bunları yadırgamıyorum ama bazen “çok mu abartıyoruz?” diye düşünmekten de kendimi alamıyorum. “Acaba TUS’u gereğinden fazla önemsiyor, gereğinden çok mu anlam yüklüyoruz? TUS gerçekten de bu kadar önemli mi?” Tam da sınav arifesinde, bu konuda bizlere ışık tutabilecek sevdiğim bir öyküyü sizlerle paylaşmak istiyorum:

O gün mezuniyet öncesi son ders günüydü. Herkes artık üniversiteden mezun olmanın ve iş hayatına atılmanın heyecanıyla son dersi bekliyordu. Son derse en sevilen felsefe profesörü, her zamanki rengi atmış, yıpranmış deri çantasıyla değil de, alışıldık olmayan bir şekilde elinde boş bir kavanoz ve spor çantasıyla geldi. Sınıfın mezuniyetini kutlayıp, hayatta başarılar diledikten sonra sınıftakilerin şaşkın bakışları altında elindeki kavanozu, çantasından çıkardığı büyükçe taşlarla doldurmaya başladı. Bitirdiğinde öğrencilere kavanozun “dolu olup olmadığını” sordu. Onlar da “dolu” olduğunu kabul ettiler.

Hoca bunun üzerine çantasından çıkardığı küçük çakıl taşlarını kavanoza boşaltıp, kavanozu hafifçe sallayınca, çakıl taşları büyük taşların arasındaki boşluklara doldular. Hoca yine öğrencilerine kavanozun “dolu olup olmadığını” sordu, onlar da onayladılar.

Bu kez bir torba kum alıp, kavanoza boşalttı. Tabii kum geriye kalan bütün boşlukları doldurunca, öğrencilere yine aynı soruyu tekrarladı. “Kavanoz dolu mu?” Öğrencilerin hepsi bir ağızdan kavanozun “dolu” olduğunu söylediler.

Hoca bu kez çantasından bir şişe şarap çıkarıp kavanoza boşalttı ve böylece kumların arasındaki boşlukları etkili bir şekilde doldurdu.

Öğrenciler gülmeye başlayınca; hoca “Şimdi” dedi “Bu kavanozun sizin hayatınızı simgelediğini bilmenizi istiyorum. Büyük taşlar hayatınızdaki, aileniz, eşiniz, çocuğunuz ve sağlığınız gibi önemli şeyler. Her şeyi kaybetseniz ve elinizde sadece onlar kalsa bile hayatınızın dolu olmasını sağlayacak değerler bunlar.

Çakıl taşları ise işiniz, eviniz, arabanız gibi diğer önemli şeyler.

Kum da geriye kalan her şeydir, küçük şeyler yani.

Eğer kavanozu önce kumla doldurursanız, çakıl taşlarına ve büyük taşlara yer kalmayacaktır. Aynı şey hayatınız için de geçerlidir. Bütün zaman ve enerjinizi küçük şeylere harcasanız hayatınızda sizin için önemli olan şeylere yer kalmayacaktır.

Mutluluğunuz için çok önemli şeylere dikkat edin. Çocuklarınızla oynayın, eşinizi tiyatroya götürün. Diğerleri için hep zamanınız olacaktır. Önce büyük taşları-gerçekten önemli olanları halledin. Önceliklerinizi belirleyin. Geriye kalanlar sadece kumdur, kavanozu tamamen doldurmak için gereklidir, ama her şey değildir.”

Öğrencilerden biri elini kaldırıp, “şarabın neyi simgelediğini” sordu. Profesör gülümsedi, “Sorduğunuza sevindim. O sadece hayatınız ne kadar dolu görünürse görünsün iyi bir şaraba her zaman yer olacağını size göstermek içindi”

Başarı dileklerimle hepinize sevgiler ve saygılar. Yolunuz açık olsun…

Dr. Hakan MERSİN

Bu yazı 13131 defa okundu.


Yazarın diğer yazıları :

Yorum yapın :